AKP’nin Müfredatına “Devasa” Tepki

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin eğitim camiasını ayağa kaldıran “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” müfredat taslağının 1 hafta içerisinde 1 milyon 372 bin kez indirilmesini başarı olarak yorumluyor.

Bakan Tekin “Bu çok devasa bir rakam” diyor.

An itibarıyla; bunların bir kısmı ayrıntılı rapor, bir kısmı kısa düşünce, görüş ve öneri olmak üzere toplamda 45 bin 636 ayrı yorum yapılmış.

Taslak belli ki “devasa” sorular ortaya çıkarmış. Ve kitlesel tepkilere yol açmış.

Öğrenciler, veliler, eğitim sendikaları, siyasiler TBMM’den Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyerek “beka” sorunu olarak niteledikleri yeni müfredat taslağını yapılış tarzından, içeriğine kadar eleştiri yağmuruna tuttular.

Bakanlığın önünde basın açılamaları yapan CHP Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özdağdaş, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir; Eğitim-Sen, Eğitim-İş başkanları müfredat taslağına ilişkin eleştirilerini, “Tasarının cemaatlerin, tarikatların telkini ile hazırlandığını biliyoruz” sözleriyle dile getiriyorlar.

Bir gazetecinin “Bazı CHP’li milletvekilleri bakanlığınız önünde basın açıklaması yapıyor, yeni müfredata ilişkin protestoları söz konusu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Tekin, “Eğer böyle kamuoyuna popülist mesajlar vermek yerine ellerinde programlarla ilgili hazır dokümanlar, raporlar varsa onları da teslim almaları için arkadaşlara gerekli uyarıları yaptım. Onlar da bırakırlarsa mutlu olurum.” yanıtını veriyor.

Sanki tasarı MEB’in en yüksek danışma kurulu Milli Eğitim Şurası toplanıp da hazırlanmış…

MATEMATİKLE BİR TÜRLÜ BARIŞAMADILAR

Bu taslağın yasalaşması durumunda 20 milyon öğrenci AKP ideolojisinin taşıyıcısı olursa Türkiye’nin hali nice olur?

Kalkınma ve eğitim ilişkisi üzerine çalışmalar yapan ve Amerika’nın en büyük özel üniversitesi New York Üniversitesi (NYU)’nde istatistik ve davranış bilimi alanında dersler veren Prof.Dr. Selçuk Şirin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Okulda 21. Yüzyıl becerileri yerine değerleri ön plana çıkarmak kaynak ve zaman israfından başka bir şey değil” yorumunu yapıyor ve şöyle devam ediyor:

Müfredatla kimlik inşaa tezi 20. Yüzyılda çöktü. İster yakın tarihimize bakın, ister Sovyetler, Çin ya da İran’a… Yeni müfredat bütün dünyanın “beceri odaklı müfredata” geçtiği bir dönemde sanki son 100 yıl hiç yaşanmamış gibi “değerler/bilgi odaklı müfredata” geri dönüyor. Değerler evde öğretilir.”

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 81 ülkede 15 yaş için uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçları Aralık 2023’de açıklanmıştı.

Buna göre Türkiye’nin matematikte 39’uncu sırada çıktı.

Günümüz teknolojilerinin temel dayanağı olan integral yeni tasarıda müfredattan çıkarılarak Türkiye’nin matematikteki sıralaması adeta tescil ediliyor.

STK’LAR SÜRECE DAHİL EDİLMEDİ

Bilim insanlarının ve iş dünyasının öncülüğünde 2003 yılında kurulan Türkiye’nin en geniş katılımlı bağımsız düşünce kuruluşu Eğitim Reformu Girişimi (ERG), “Eğitim Askıda” başlıklı açıklamasında, tasarının değerlendirilmesi için tanınan bir haftalık sürenin yetersiz olduğunu vurguladı.

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tasarıyla ilgili görüşlerin verilmesi için tanınan 7 günlük sürenin uzatılmasını talep etti.

Kurumsal çalışmalarda, vazgeçilmez ilkelerden “katılımcılık” ve “şeffaflıktan” yoksun olan tasarıya ilişkin TÜSİAD’ın görüşü şöyle:

“Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışır çağdaş eğitimin gerekliliklerinin ne kadarını karşıladığı kapsamlı şekilde tartışılmalıdır. Ülkemiz; eğitim STK’ları, öğretmenleri, öğrencileri, velileri, akademisyen ve uzmanları, eğitim-iş dünyası etkileşimi ile çok geniş bir “eğitim paydaş ekosistemi” ne sahiptir. Oysa müfredat hazırlık sürecinde yer alan kişi ve kurumlar açıklanmamış, farklı görüşlerden eğitim uzmanı ve STK’lar sürece yeterince dahil edilmemiş, yeni müfredata ilişkin görüşlerin iletilmesi için sadece bir hafta süre verilmiş, yeni müfredatın hemen önümüzdeki öğretim yılında belirli sınıflarda uygulamaya geçeceği kaydedilmiştir.”

MISIR’IN, RUANDA’NIN, SUUDİLERİN ÇÖZÜMÜ

28-29 Nisan tarihlerinde Riyad’da toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nda düzenlenen özel oturumlarda, İsrail savaşının yükünü çeken Mısır’dan katılan Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Hala H. El Saîd Younes’in sunumu “Maarif Modeli” ni icat edenlere en iyi yanıt niteliğindeydi.

Vatan Ekonomisi Ticaret İçin Ne İfade Ediyor” başlıklı oturuma katılan El Saîd Younes, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasında “teknoloji dağıtımında” artan eşitsizliğin altını çizdi.

Gelişmekte olan ve orta gelirli ülkelerin ihtiyaç duyduğu şey, daha fazla teknoloji transferi, daha fazla doğrudan yabancı yatırım, halkının dış şoklara karşı dirençli ve çevik olması için daha fazla kapasite geliştirilmesidir” diyordu.

Yılda 10 milyar dolara malolan 9 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Mısır’ın, “kalkınma programını” 21. Yüzyıl teknolojilerine uyumlu eğitim üzerine inşa edildiğini anlatıyordu.

Oturuma katılan ülke temsilcileri “beşeri sermayenin niteliği” konusunda ortaklaşıyorlar.

Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed El-Jadaan’ın “Çok ama çok kritik” vurgusu: “Her şeyden önce kendi çalışanlarınıza ve insan sermayesinin gelişimine odaklanmanız gerekiyor. Bu uzun vadeli ve kritik bir oyun. İnsan sermayesi çok ama çok kritik…”

Çalışan ve insan tarafına yeterince önem vermiyoruz” diyen Çinli Yönetim Profesörü Han Jian’ın görüşleri Sahra Altında karşılık buluyor; Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, ülkenin eğitime, sağlığa ve her şeyden önce teknolojiye yatırım yaptığını söylüyor.

Asgari ücreti, emeklilik zammını sefalet ücreti olarak belirlemenin; eğitim sistemini değerler üzerine inşa etmenin ülkeleri kalkındırdığını iddia eden bir teze rastlamadım.